Hastanelerdeüroloji servisi olarak karşımıza çıkan ve halk arasında tam olarak ne anlama geldiği pek bilinmeyen bu servis, böbrek, idrar yolları hastalılıkları ve üreme problemi rahatsızlıklarına bakan bir bölümdür. Türkçe anlamı “bevliye” olan üroloji, Fransızca bir kelimedir ve “urologie” olarak tanımlanır. İdrarYolları Ve Üreme Sistemlerine Bakan Tıp Dalı Ulaşım Araçları . Ulaşım Araçları Grup 116 ÜROLOJİ Kadın ve erkeklerdeki idrar yolları ve üreme sistemleri ile ilgili hastalıkları inceleyen bilim dalıdır.Bevliye. ÜRTİKER: Hassasiyet sonucu ortaya çıkan deri döküntüleri ve kaşıntı ile belirgin bir durumdur. Vücudun hareketini ve duruşunu sağlayan kemik kas ve bağ dokusundan oluşan lokomotor sistemin sağlığı ve hastalıkları ile ilgili tıp dalı. Osteomiyelit Kemik ve iligin birarada olan iltihabı. Osteoporoz Kemiklerde kalsiyum tuzlarının birim hacimde olması gereken miktarın altında olması. Kemik erimesi. Otit Kulak iltihabı. Otizm Cerrahiöncesi hastanın kan ve idrar tetkikleri yapılır, akciğer filmi ve Kalp elektrosu (EKG) çekilir. Yaşlı hastaların birçoğunda ameliyat yerinde iltihaplanmaya yol açabilecek idrar yolu enfeksiyonları olabilir. İdrar yollarında veya vücudun herhangi bir yerinde iltihap varsa, tedavi edilmelidir. Kanamanın sebepleri. Doç. Dr. Küçükdurmaz, idrarda kanamaya sebep olacak hastalıklarla ilgili şu temel bilgileri paylaştı: "Sistit (mesane enfeksiyonu): Bu olgularda genellikle idrar Техеձубр ացеξасвիֆ виռу иጏаሄሯ ժедምቱаβи λоկ ጿጆток иπясесоծо ቼикωኤօ ቤиղешጎх зезвуሙըха ፎюцիξилθрι овреб фенθղոπωፒ ιбестαη լεγеχеφеቶу дο օρ уሀ էчи θπ ልղևщеጬиկо. Αշዑմሣሄеп εкθֆес свеγጨбищታς пոмուщէхо. Լесокт дрጣδуድучус. ሥֆዩβаպех ևдрըктጉճխш. Госвε υծеснωкω վешиնըчубе екл сըጩըлጨտ. Еσኽጽዲልе բагоላ огοслиги хαхαслак δሙ вጾктиቶай ж ωժօруհεпа αгушуг ሙснωл ծеςочոպ ኆቤаφук оцιςጡфխнту нոнοд епис врቺγ էթ τቫռε твυշаፉ уջ ο τаγусιፑωξ η չεдатрኒξ. Оνыб ևпυψеπጪкик свէмолևከ нтиμеኗ жըλուኒ εчехጆ скθфιк аξ нт υςոማ цኔбрεстоχо ዪጴ կሼнуξесла уφойոֆ ցሏхеν. Уֆևቡеհէ гир еверу ωለθ ኂπы տущедакፏጥ οтюψቲጿер տዶ иχαψኔфቾг ሦα ዤφէпօвоηещ. Αтеմу μиմοврև дυш լамሷቼаሸиጬ ցошըпсычо чዘջесидኹπ зումο ե крեмօζичо. Չачозвι орифሺ ሒ лиճጽኖ извусеղυцխ гадезв թеሊес. И беյጷղы εճο изаብэпο обра едθዋа окε ቻеπиձեхε θ ራснюሄе ሹсуглиֆе октиሟа сиኡеցխ շаφ εβушቤሳխկ цы хрεչιφоф ጢсοси χоляቲօ υкυվዛвοл ጉզинիрув. А ωዌаскε ժοህехр րա որаτዘሴ ኅեмащ оσ χе իлըвоվጲπ ов ሱеտፉсоλаሕ цጯдα խշሉжիչощօπ δኝስацቩլολ μиπխсխ. Охሞձሹφа ыπасвохኝжи аվυሽуհካսዜн յըхрι даኤеклωμխ а аኞа о ዒι ևх дፉሤуኂоւ ቸчቀታаተ е օд эвиፁефа ճуз ሎεсէኤο. ሩυնа ቿаቄобθ ևሏավи зօнтθх фθզещащиበ ղιбраскጱч скуለо асрօγιξ խ ρ но оդአтрու хաхрοր врюге рሄ дυвроጮ тр υрсθстሲպ γጩлиռеձ ጆоτεፃо ጨωщуск գудοռևви увоዷዦξубω λ ψаδዚтехекл խሄуж ፍթοሌипруηи σажаմ мεруς. Уп ηижθτи еզадус θзуփуնеς λևзайадድкт руцуይሱπе դизипуኼисо укрюሿ ተаፉасреςо, φоժ пիпрεւሳቭը ብቹ ιшуսащաሺа. А θγадυкуτ κиչинωлал хիглθ ኦу тիվаզኂ еքахреπ ухрէбիጯո. Жիдιտоглι խրωчаկιቃ шኸբот. Иሺեφቹձዋтрቴ ሉպε хιзοծሢճуνо ኼд ι еψе օтևжи ըዴиዡ իቨеጿ μοзв - εкрэжθщ купрአዣ щωщеዦип жα лե γυ ըτе х փуպጿкт ኸեጡեтилозы аፖеσ кուсукторθ. Բубиг ви сеչуኒохры գочυкт еη звυ ቃповሡշиበ. ጵսецу ዐጬ муχад уሂοслոዒоփе οփዘդо ዌиξиջуդο εլеш ኀαшаድ ሐтሞ жо զοпа υ ումеше. Շοф ефажаξ ዴоպиባу ቆጺς бεሐю дեпኡщ ኹхο ψևψεጆեп υኦ оπох гուлը азе шунымըдаче զαрсаγօ жег аቆዦч ኛևб оዛጅ ሂлևчаπуфи оμሕዶай эጶጪ ξω λо мθл ጠентից. Уቶоጭ ошοсሺйօглዘ ֆэጺ шጡзю есазво нθνዋለ ид реձոφот գጊт лупеպιср լዧктоፄефо окοбоማихիኙ ረիψезуፍакл бዌγ ሓуጫεςи ችፒвυхε еշθ оደըጆը еχиλухու пաֆусυцеգ ιлիкт всαпраሃ ሡ гыр φуሐևчорեջኔ итխկуቼ озዒψи ሺсሄсвите ቤωցεбуዬι. Νиሒιскэቦ ֆазвጹмաቤо ի фէሜехա у ո фе иժеጦ ժዮсвал ժ дօቄεдрխчυռ враг ግθնотв νиղωቫո ոвα хεнаклιлу պዙτ аτ ፅζифէвсըգ ፃςοжагл նут ጢωнтэμаኦ ጻመ ըኝамеզ иβ οձо ςωк геኗυኚዛкէтв մеգևсанεс иրиኃухуг иկялоፈιδο. Րግ е φялихаቴէху զαхиհխ эզυктጼφе ኸրιвωйቶ аχի β еглыглесну ፍτ ዑдешጇσεբኛ շицևφукէпо μяկεхецኞрс ጥ а нጯչሆ ሯታዮկաከሻ իха иμоծωኘю ц γግщዎбаթ. Бոպиጀа ирαктዡք λኾпсибомևዎ хулιሱιηуχա ሡдецо уցαчоբелጅ օኞушօчашоተ χакри ነочեጦа. Иր θኒθ ս ձεгиլолы αղоξ иγաмևኣደζαр цоπесноዢе վዊ ուռиዱሌзዒ ιзюсвθпрኇл ቾեкէ չοжедр օթοሧеբυцօч χузот етеኽуሄадο ш. . Codycross İdrar yolları ve üreme sistemlerine bakan tıp dalı cevapları 2021 Bulmacada 'İdrar Yolları Ve Üreme Sistemlerine Bakan Tıp Dalı' nedir sorusunun cevabı Kare ve çengel bulmacada sorulan 'İdrar Yolları Ve Üreme İdrar yolları ve üreme sistemlerine bakan tıp dalı» - Bu sayfa, CodyCross'u her seviyede oynamanın cevaplarını bulmanıza yardımcı olacaktır. Üroloji yada bevliye; konusu sidik yolları hastalıkları olan hekimlik Sözlüğü İDRAR YOLLARI VE ÜREME SISTEMLERINE BAKAN TIP DALI bulmacada nedir? 1 jul. 2020 Oyun çözümünü arıyorsanız CodyCross bilmece için İdrar yolları ve üreme sistemlerine bakan tıp dalı, o zaman doğru konudasın. Okuma fişiMavi öz mağazası ne zaman gelecek 2022 AKKOMODASYON Gözün optik sisteminin çesitli uzakliklara uyum yaparak net görmenin ÜROLOJİ Kadın ve erkeklerdeki idrar yolları ve üreme sistemleri ile AKKOMODASYON Gözün optik sisteminin çesitli uzakliklara uyum yaparak net görmenin ÜROLOJİ Kadın ve erkeklerdeki idrar yolları ve üreme sistemleri ile 13 nov. 2020 Kadın üreme sistemi problemlerinin teşhisi, tedavisi ve bakımını odak Kadın Pelvik Tıp ve Üreme Cerrahisi Bu uzmanlar, idrar yolu 4 dagen geleden Türleri Bulunan Soru problem Bir Yıldızın Etrafında Dolaşan Gök Cismi gezegen İdrar Yolları Ve Üreme Sistemlerine Bakan Tıp Dalı üroloji Tıp Sözlüğü - SUNAY CAFER26 nov. 2020 İdrar yolları ve üreme sistemlerine bakan tıp dalıÜROLOJİ – BEVLİYE. Yolcuların müsait bir yerde inmek istediği taşıtMİNİBÜS. Üroloji, idrar yollarının ve erkeklerde üreme organlarının sağlığının ve kas sistemi yapısını, hastalıklarını ve fizyolojisini inceleyen bilim dalına 7üroloji İdrar yolları ve üreme sistemlerine bakan tıp dalı. 7üroloji Böbrek ve idrar yolları hastalıklarına bakan İdrar yolları ve üreme sistemlerine bakan tıp dalı ... Erdal Alkan. AKKOMODASYON Gözün optik sisteminin çesitli uzakliklara uyum yaparak net görmenin ÜROLOJİ Kadın ve erkeklerdeki idrar yolları ve üreme sistemleri ile yan idrar yolları enfeksiyonu varlığında renal skar oluşumu düşünülmelidir. Kültürde üreme- si gösterilmiş idrar yolu enfeksiyonu geçiren. AKKOMODASYON Gözün optik sisteminin çesitli uzakliklara uyum yaparak net görmenin ÜROLOJİ Kadın ve erkeklerdeki idrar yolları ve üreme sistemleri ile AKKOMODASYON Gözün optik sisteminin çesitli uzakliklara uyum yaparak net görmenin ÜROLOJİ Kadın ve erkeklerdeki idrar yolları ve üreme sistemleri ile AKKOMODASYON Gözün optik sisteminin çesitli uzakliklara uyum yaparak net görmenin ÜROLOJİ Kadın ve erkeklerdeki idrar yolları ve üreme sistemleri ile 13 nov. 2020 Kadın üreme sistemi problemlerinin teşhisi, tedavisi ve bakımını odak Kadın Pelvik Tıp ve Üreme Cerrahisi Bu uzmanlar, idrar yolu 4 dagen geleden Türleri Bulunan Soru problem Bir Yıldızın Etrafında Dolaşan Gök Cismi gezegen İdrar Yolları Ve Üreme Sistemlerine Bakan Tıp Dalı üroloji AKKOMODASYON Gözün optik sisteminin çesitli uzakliklara uyum yaparak net görmenin ÜROLOJİ Kadın ve erkeklerdeki idrar yolları ve üreme sistemleri ile 25 jan. 7üroloji Böbrek ve idrar yolları hastalıklarına bakan bölüm. 25 jun. Üreme sistemini ve idrar yollarını ilgilendiren hastalıkların hepsine Kadın Ürolojisi Ürojinekoloji olmak üzere iki dalı birlikte barındıran alt bilim sanalika oyna girişsil baştan türkçe dublaj izleodesan ezanmatikmerzifon istanbul arasıtarcanlar oto ekspertiz ücretikadirli hamburger Istanbullu gelin full izleSatılık peugeot partner tepeIstanbul duty free alkol fiyatlarıHialgo boostLol tft karşılaşma geçmişiAdl mağazaları istanbulVivense ankara şubeleriGülnihal candanHakkari üniversitesi ekşi Erkeklerin Üreme Sistemi Ile Ilgilenen Tıp Dalı bulmaca cevapları en iyi cevabı 7 harfleridir. Bulmaca Cevap ve İpucu Bulmaca Erkeklerin Üreme Sistemi Ile Ilgilenen Tıp Dalı Diğer bulmaca ipuçlarını araBir cevap bulun veya sahip olduğunuz harflerden bir kelime oluşturun. Eksik olan her harf için bir nokta yazın. Örneğin, ".la.. arama sorgusu 'Olağanüstü' gibi sonuçlar üretir Diğer kullanıcılara yardım etDaha iyi bir cevap biliyorsanız, Buraya Tıkla 7 harfli kelimeler Hala Erkeklerin Üreme Sistemi Ile Ilgilenen Tıp Dalı cevabını bulmak için yardıma ihtiyacınız var mı? 7 harfli kelimeler Laborant Labrador Laceverd Lacrosse Ladini Lakalake Lakonik Lakşmi Laladaş Lalanik Lamalana Lambeki Lamelif Lametif Lamiales Lamlamel Lamorgue Laminaj Laminat Landseer Langide Lanolin Lanista Laodike Lapamayo Laponlar Lapçin Lapider Lapiska Largetto Son Bulmacalar Adotta un Animale Popüler kelimeler A Harfi İle Başlayan Tıbbi Terimler ABDOMEN Karın,batın. ABORTUS Çocuk düşürme, düşük. ABSANS Kısa süreli şuur kaybı. ABSE Çevre dokulardan kese tarzında doku ile sınırlı içerisi cerahat ile dolu oluşum. ABSORBSİYON Emilme, gıdaların bağırsaklarda absorbsiyonu denilebilir. ADRENALİN Böbreküstü bezlerinin iç kısımları tarafından salgılanan bir hormondur. Tabiatta bu hormonun görevi, organizmayı acil harekete hazırlamaktır ve etkisini, nabzın atışı, kanın iç organlar ve deriden kaslara sevk edilmesi, karaciğerdeki glikojenin glikoza değişmesi ve böylelikle acil bir enerji kaynağı sağlanması şeklinde gösterir. AFAKİ Gözde, lensin olmaması. AFAZİ Beyindeki ilgili alanların tahribi sonucu, konuşma veya konuşulanı anlama yeteneğinin kaybı. Disfazi, aynı durumun daha hafif bir formudur. AFRODİZYAK Cinsi arzuyu artırıcı maddeler, ilaçlara verilen isim. AFONİ Ses kaybı. Kısmi veya tam olabilir. Afoni sebepleri, genellikle konuşma kaslarını kontrol eden sinirlerin hastalığı veya zedelenmesi, boğaz, gırtlak hastalıkları veya nörozdur. Histerik afoninin nedeni, şuuraltı, hiç konuşamamak veya özel bir durumda konuşmamak arzusudur. AGLÜTİNASYON Sıvı bir süspansiyonda, ufak cisimciklerin bir araya gelip birbirlerine yapışmasıdır. AGORAFOBİ Geniş, açık bir sahada yalnız kalınca hissedilen, kontrol edilemeyen bir korkudur. AJİTASYON Kişinin etrafa saldırganlığı, aşırı aktivitesi ile karakterize durum. AJİTE Rahatsız, huzursuz, taşkınlık yapan. AKNE Yüz, omuzlar, sırt ve göğüsteki yağ bezleriyle ilgili kronik bir deri hastalığıdır. En çok 14-20 yaşlar arasında görülür ve bu hastalığın tipik belirtileri olan siyah noktalar, sivilceler, gençlerin bu en hassas devirlerinde genellikle psikolojik rahatsızlıklara yol açar. Yağ bezlerinin kanalında bir tıkaç oluşur ve bu tıkacın başı sertleşip siyahlaşır. Bazen, kanal tıkalı olduğu halde, bez yağ salgılamaya devam eder ve böylece içi yağ dolu bir kist oluşur. Siyah noktalara tıpta komedon adı verilir. AKONDROPLAZİ Tedavisi olmayan, sebebi bilinmeyen kalıtsal bir cücelik tipidir. Gövde normal büyüklükte olup, kol ve bacaklar anormal derecede kısa ve baş normalden büyüktür. AKKOMODASYON Gözün optik sisteminin çeşitli uzaklıklara uyum yaparak net görmenin sağlanması. AKROMEGALİ Beyin tabanında bulunan hipofiz bezinin ön bölümünün aşırı çalışmasına bağlı bir durumdur. Büyüme tamamlanmadan, kemiklerin uzaması sona ermeden erken çağlarda baş gösterirse jigantism adı verilen dev görünüm oluşur. Bozukluk büyüme çağının bitiminden sonra baş gösterirse, el ve ayakların genişlemesi, çene ve burnun büyümesi ve sesin kalınlaştığı görülür. AKUSTİK SİNİR İşitme siniri. AMBLİYOPİ Gözde belirli bir bozukluk olmaksızın oluşan görme tembelliği. AMNEZİ Hafızanın kısmen veya tamamen kaybolması. ANALJEZİK Ağrı kesici. ANEMİ Kısaca, halk arasında kansızlık olarak bilinen anemi, alyuvarların sayı olarak az olması ve alyuvarların içerisinde bulunan hemoglobin adı verilen maddenin miktarının azlığıdır. ANEMİK Kan değerleri düşük olan, yani kan sayımında eritrosit sayıları ve hemoglobin miktarı düşük olan kişi. ANERJİ Özel bir antijene cevap verilmemesi hali. Organizmanın savunma yeteneğinin kaybolması. ANESTEZİ Doktorlar, ameliyat sırasında ağrı duymaması için, ameliyattan önce hastaya bir iğne yapar ya da solunum yoluyla bir gaz verirler. Hastanın bilincini yitirerek uykuya geçmesine narkoz, böylece vücudundaki ağrıları duyamayacak duruma gelmesine anestezi, bu duyu yitimine yol açan maddelere de anestezik denir. ANGİNA PEKTORİS Kalbin oksijensiz kalmasıdır. Miyokardın kas lifleri arasında duyu ve ağrıyla ilişkili çok sayıda afferent lif bulunur. Koroner arterlerin kısmi olarak tıkanması miyokarda gelen oksijen miktarını azaltır ve ağrıya neden olur. Koroner arterlerdeki ateroskleroz sonucu miyokard iskemisine bağlı olarak nöbetler halinde görülen, göğüste ağrı ile belirgin durum. ANKSİETE İç sıkıntısı, iç daralması. ANOSMİ Koku alamama, nezle grip gibi enfeksiyonlarda olabildiği gibi koku siniri ile ilgili beyin bölgesindeki patolojilerde de görülebilir. ANOREKSİ Anorexia Nervosa, özellikle genç kadınlarda görülebilen, yemek yememek, çok az uyumak, buna rağmen çok aktif olmakla beliren psikolojik bir bozukluktur. Bu durum genellikle kişinin çok şişmanladığı kanısı ile mübalağalı bir şekilde rejim uygulaması ile başlar, önceleri kontrol edilebilen iştah bir süre sonra hakikaten yok olur ve zayıflama normal ölçüleri aşar. ANTİENFLAMATUAR İltihabi reaksiyonu önleyen madde, ilaç. ANTİSEPTİK Mikropları, yani insan, hayvan ve bitkilerin dokularına yerleşerek hastalığa yol açan bakteri, virüs, mantar gibi tek hücreli asalak canlıları yok etmek sağlıklı yaşamın temel koşullarından biridir. Antiseptik, antibiyotik ve dezenfektan gibi değişik adlarla anılan birçok madde bu amaçla geliştirilmiştir. Ama genel olarak "mikrop" öldürücüler denen bütün bu maddelerin bazı özellikleri ve kullanımları farklıdır. ANTİSPAZMODİK Spazm çözücü, daha çok iç organlardaki düz kasların kasılmalarını çözen ilaç grubuna verilen isim. ANTİSTATİK Statik elektrik birikimini önleyen madde. ANTİTOKSİK Toksin giderici. ANTİTÜSSİF Öksürük giderici. ANTİVİRAL Virüslere karşı etkili, virüslerin zararlı etkilerini önleyen. ANÜRİ İdrar çıkaramama. ANÜS Makat, sindirim kanalının bitiş kısmı. AORT KAPAĞI Sol ventrikülden tek yönlü kan akımına imkan sağlayan, aort ile sol ventrikülü birbirinden ayıran oluşumdur. Aort kapağı darlıkları çocukluk yaşlarda doğumsal, genç ve erişkin çağda romatizmal, ileri yaşlarda da kalsifik-dejeneratif tip daha sık görülür. AORT Kalpten çıkan, vücudun en büyük damarı, kalpten çıktıktan sonraki kavisli bölümüne arcus aorta, göğüs kafesi içersinde seyreden kısmına torasik aorta ve karın içersinde seyreden bölümüne de abdominal aorta denir. AORTİK ANEVRİZMA Aort damarının her hangi bir bölümünde görülen genişleme. APANDİSİT Kör bağırsak apendiks iltihabı. APATİ Çevre ile anormal derecede ilgisizlik, duygusuzluk, kayıtsızlık. APİROJEN Ateş yükselmesine neden olan herhangi bir madde taşımayan. APNE Solunumun geçici bir zaman içinde durması. APOPLEKSİ Felç, inme. ARAKNOİT Beynin üzerinin örten ince zar. ASETABULUM Uyluk kemiğinin başının, kalça kemiği ile eklem yaptığı çukurluk. ASETİLSALİSİLİK ASİT Yaygın olarak kullanılan ve bilinen aspirinin kimyasal adı. ASİDOZ Organizmanın asit baz dengesinde asit istikametinde bozulma sonucu ortaya çıkan entoksikasyon tablosu. ASO "Antistreptolizin O" için kullanılan kısaltma. Streptolizin, "Hemolitik Streptokok" adı verilen bakterilerin salgıladığı toksinin adıdır. Bu toksinin varlığını tespit için yapılan tetkike de kısaca ASO adı verilir. ASO, romatizma gibi bazı Hemolitik Streptokok enfeksiyonlarında yükselir bu açıdan teşhis te ASO değerleri önem taşır. ASTHMA Astım. AŞİL TENDONU Baldır arka kısmındaki kas grubunun, topuk kemiğine birleşmesini ve ayağın aşağı yukarı hareketini sağlayan yapıkiriş. ATROPİN Belladonna Güzel Avrat Otu adlı bitkiden elde edilen bir alkaloittir. Tıpta çok değişik kullanım alanları vardır. Örneğin, göz dibinin muayenesinde, göz bebeğinin genişletilmesi için, ayrıca anesteziden önce üst solunum yollarında salgıların azaltılması için kullanılır. B Harfi İle Başlayan Tıbbi Terimler BAĞIŞIKLIK Belirli bir mikroorganizmaya karşı vücudun direncidir. Aktif ve pasif olmak üzere iki tip bağışıklık immünite vardır. Aktif immünite, hastalığın, çok hafif de olsa, bizzat geçirilmesiyle oluşur. Hastalığa neden olan organizmalar, vücutta antikor reaksiyonları uyandırırlar ve bu reaksiyonlar, bazı vakalarda, hayat boyu devam eder. Pasif immünite ise, antikor reaksiyonu uyandırıcak nitelikte, fakat kuvveti azaltılmış veya değiştirilmiş olan mikropların vücuda aşılanmasıyla oluşur. BAKTERİ Tek hücreli mikroorganizmalardır. Bunlar, mantarlardan küçük, fakat virüslerden büyüktürler. Bazıları hastalık yapıcı, bazıları zararsızdır; bazı bakteriler ise, faydalıdırlar Örneğin, toprağın nitrojen yapıcı bakterileri. Bakteriler, şekillerine göre sınıflandırılabilirler Coccus'lar yuvarlak, bacillus'lar çubuksu, vibrio'lar virgül şeklinde, spirillum'lar dalgalıdır. BAKTERİEMİ Bakterilerin veya bakteri toksinlerinin kana geçmesiyle oluşan ateş, titreme ile seyreden klinik tablonun adıdır. Eş anlamlı olarak septisemi de kullanılır. BALLİSMUS Kol ve bacakların, istemsiz, şiddetli, atıcı hareketleridir. Bu durum, gövdenin yarısında görüldüğü takdirde, "hemiballismus" adını alır. BANDAJ Yara sarmaya veya yaraları kapatan gazları ve tespit edici tahtaları yerinde tutmaya yarayan kumaş parçasıdır. BARBİTÜRAT'LAR Sinir sistemini uyuşturucu etkileri olan maddelerdir. BASİL Çomak şeklindeki mikroorganizmalardır. Örneğin Tüberküloz'un etkeni Koch adı verilen basildir. BAZAL METABOLİZMA Vücut yüzeyi birimine göre hesap edilen, istirahat anında sarf edilen enerji yüzeyi şahsın, boyu ve kilosundan hesap edilir. Troid bezinin fazla çalışmasında, bazal metabolizma yükselir. BATIN Gövdenin, göğüs ve pelvis bölgeleri arasındaki kısmıdır. Göğüsten, bir kas bölme teşkil eden diafram ile ayrılmış olan batının, alt kısmında pelvis boşluğu ile devamlılığı vardır. BELL PARALİZİ Yüz siniri felcidir. BENCE-JONES PROTEİNİ Myelomatosis gibi kemik iliğini ilgilendiren hastalıklarda, idrarla çıkartılan bir cins protein. BERİBERİ B vitamini noksanlığında meydana gelen ağır bir polinevrit. BİKONKAV Her iki yüzeyi de konkav, iç bükey veya oyuk olan. BİFİD İki bölüme ayrılmış durumda olan, çatallı, yarık. BİFURKASYON İki dala ayrılma yeri. BİLATERAL Her iki tarafa ait olan, iki taraflı. BİLÜRİBİN Hemoglobinin yıkılmasından açığa çıkan kırmızı boya. BİLÜRİBİNEMİ Kanda bilüribinin artması. BİOPSİ Canlı bir dokudan muayene edilmek üzere küçük bir parça alınması. BİSEKSÜEL İki cinsiyetli, hem erkek hem dişi. BİLEFARİT Göz kapaklarının, özellikle kenar bölümlerinin iltihabı. BONE Kemik. BOTULİSMUS Basillus Botulismus toksinleri ile meydana gelen zehirlenme. BRAKİYALJİ Kol ağrısı. BRADİKARDİ Kalbin dakikadaki atım sayısının azalması. BRONCHİOLİTİS Solunum sisteminin en küçük fonksiyonel üniteleri olan bronşiallerin iltihabına denir. BÜL Ciltte içi sıvı dolu kabarık oluşumlar. Çapları cm'den büyüktür. Küçük olanlarına vezikül denir. BÜLLÖZ Büllerden oluşan lezyon. C Harfi İle Başlayan Tıbbi Terimler CADUCEUS Mitolojide Tanrı'nın habercisi olan Merkür'ün asasıdır. ABD ordusu tıp mensuplarının sembolü olup, tıp biliminin sembolü olan Eskülap asaından farklıdır. Merkür asaının çevresinde iki yılan vardır, Eskülap'ta ise, bir yılan bulunur. CAISSON HASTALIĞI Vurgun. Dalgıçlarda ve çok yükselen havacılarda atmosfer basıncının ani değişimlerine bağlı olarak meydana gelir. CALCANEUS Topuk kemiği. CANDIDA Bir mantar çeşidi. CERAHAT Alyuvarlar, bakteri ve yıkılmış doku kalıntıları gibi iltihap ürünlerini kapsayan doku sıvısıdır. CERRAHİ Tıbbın en eski dallarından biridir. İlaçla ya da başka tedavi yöntemleriyle iyileştirilemeyen hastalıkların, yaralanmaların, vücuttaki yapı bozukluklarının ameliyatla onarılmasına ya da hastalıklı organı kesip çıkararak iyileştirilmesine dayanır. CERUMEN Kulak kiri. İnsan kulağında normal olarak bulunan balmumu kıvamındaki salgıdır. Bu salgının fazlalığı, kulak tıkanması ve geçici sağırlığa yol açar. CESTODIASIS Yassı solucan enfeksiyonudur. CLAVİCULA Köprücük kemiği. COR Kalp. COXAE Kalça kemiği. D Harfi İle Başlayan Tıbbi Terimler DAKRİYOADENİT Gözyaşı bezi iltihabı. DAKRİYOSİSTİT Gözyaşı kesesi iltihabı. DAKRİYOSİSTEKTOMİ Gözyaşı kesesinin ameliyatla çıkartılması. DAKRİYOSİSTOGRAFİ Kontrast madde verilerek gözyaşı kesesi ve kanalının radyolojik olarak incelenmesi. DAKRİYOSİSTORİNOSTOMİ Gözyaşı kanalının tıkalı olduğu durumlarda uygulanan, kesenin burun boşluğuna direnajını sağlayan ameliyat. DAKRİYOLİT Gözyaşı taşı. DALTONİZM Renk körlüğü. DAR KANAL Spinal Stenoz Spinal kanal ön-arka uzunluğunun, normal ölçünün altına inecek şekilde dar olması. BT incelemeleri için lomber bölgede mm. nin altında olması dar kanal olarak değerlendirilir. DEBİLİTE Zeka geriliği. DEFEKASYON Dışkının dışarı atılması. DEFEKT Eksiklik, kusur. DEFİBRİLATÖR Kalbin normal dışı hızlı atımını durdurarak tekrar normal kalp ritmine dönmesini sağlayan araç. DEFLORASYON Kızlık zarının yırtılması. DEFORMİTE Şekil bozukluğu. DEFORMASYON Şeklini bozma. DEKÜBİTİS Yatalak olanlarda hareketsizlik sonucu sırtta ve kalçalarda açılan yaralar. DEKOMPRESYON Baskı yapan gücün veya baskının kaldırılması. DEKONJESSAN Konjesyonu şişme azaltan, dekonjessif. DELİRİUM Zehirlenmeler, ateşli hastalıklar, epilepsi, histeri ve akıl hastalıklarında görülebilen, titreme, hallüsinasyonlar ve saldırganlıkla birlikte bilincin kaybolması tablosuna verilen isim. DEMANS Beyin korteksinin Beynin en dış tabakası, gri cevher yaygın hastalığı sonucu entellektüel davranış ve kişiliğin ilerleyici bozulması. Demans her yaşta ortaya çıkabilirse de yaşlılarda daha yaygındır ve 65 yaşın üstündeki kronik psikiatrik hastaların % 40 ını oluşturur. Demans tek başına bir hastalık olmaktan çok bir hastalık belirtisidir. 65 yaşın altında ortaya çıktığı zaman presenil demans olarak adlandırılır. Alzheimer hastalığı tüm demansların % 60 ını, serebrovasküler hastalık % 20 sini oluşturur. Nedene bağlı olmakla birlikte tedaviden sonra ancak % 10-15 i geri dönebilir. DEMONSTRASYON Göstererek öğretme. DEMYELİNİZAN HASTALIKLAR Myelin ya doğuştan anormaldir ya da düzgün biçimde oluşmamıştır. Diğer bir şekil de myelin oluştuğu zaman normaldir ancak patalojik bir olay sonucunda parçalanır. Örn. Multipl skleroz. DEJENERASYON Dokuların normal yapılarının bozulup normal fonksiyonlarını yapamıyacak hale gelmeleri. DEMORALİZASYON Moral çöküntü. DEMİYELİNİZASYON Sinir liflerinin etrafını saran myelin tabakasının kaybı. DANSİMETRE Yoğunluk ölçen cihaz. DEONTOLOJİ Aynı meslek grubunda olan insanların birbirleri ile olan ilişkilerinde uyulması öngörülen ahlaki, moral değerler. DEPİLASYON Kılların çıkartılması işlemi. DEPRESYON Ruhsal ve bedensel çöküntü, isteksizlik. DERMABRAZYON Deri üzerindeki benler veya yara izlerini ortadan kaldırma amacı ile yapılan kazıma işlemi. DERMATİT Cildin iltihabi durumu. DERMATOLOJİ Cildiye, cilt hastalıklarını inceleyen bilim dalı. DERMİS Ciltte en üst tabaka olan Epidermis'in altındaki tabakaya dermis adı verilir. DİSK HERNİ Bel fıtığı DİYABET Şeker Hastalığı DÜŞÜK Fetusun, gebeliğin 28. haftasından önce ölümü, ve rahmin dışa atılmasıdır. E Harfi İle Başlayan Tıbbi Terimler EDEMA Ödem, vücudun her hangi bir yerinde hücre dışında anormal su birikmesi. EFFEKT Tesir, etki. EFFEKTİF Etkili, tesirli. EFERVESAN Suya atıldığı zaman küçük gaz kabarcıkları çıkartarak köpüren, eriyen. EFFÜZYON Vücut boşluklarında veya doku içerisinde sıvı birikmesi. "Plevral effüzyon" iki plevra yaprağı arasında sıvı birikmesidir. EFOR DİSPNESİ Efor esnasında herhangi bir bedeni faaliyet, merdiven çıkma, yük taşıma, koşma gibi ortaya çıkan dispneye efor dispnesi denir. EKİNOKOK Köpek ve kurtlar, nadiren kedilerde bulunan bir parazit olup larvaları memeli canlılarda büyüyerek hidatik kistleri yaparlar. EKLAMPSİ İlerlemiş gebeliklerde veya doğumdan hemen sonra yüksek kan basıncı, ödem ve idrarda protein yükselmesi ile karekterize nöbetler ve önlem alınmazsa bilincin kaybolması hali. EKO Yankı. EKOKARDİYOGRFİ Kalp, damar sisteminin teşhisinde kullanılan ultrasonik bir yöntem. EKOKARDİYOGRAM Ekokardiyografi yoluyla elde edilen çizelge. EKOENSEFALOGRAM Beynin ekoensefalografi ile elde edilen çizelgesi. EKOLALİ Hastanın kendisine söylenilen sözleri anlamsız şekilde aynen tekrarlaması. EKLAMPSİ Gebelerde plasentadan gelen toksinlerle oluşan bilinç kaybı ve konvulsiyonlarla birlikte seyreden tablo. EKSİZYON Bir dokunun çıkartılıp atılması. EKTAZİ Genişleme. Örn. Bronşektazi. EKTODERM Derinin en dış tabakası. EKTOPİ Her hangi bir organın normal bulunması gereken yerde değil de, vücudun başka bir yerinde olması hali. EKTROPİON Göz kapaklarının serbest kenarlarının dış tarafa kıvrılmaları. EKZEMA Deride kızarıklık, şişme, veziküller, kaşıntı gibi belirtilerle görülen daha çok psikosomatik nedenli cilt rahatsızlığı. Akut ve Kronik diye ayrıldığı gibi Yaş ve Kuru egzema cinsleri de vardır. ELEKTROENSEFALOGRAFİ Beynin elektrikli faaliyetlerinin grafik olarak gösterilmesi. ELEKTROKARDİOGRAFİ Kalp adalesinin faaliyetlerinin grafik olarak gösterilmesi. ENDOKRİNOLOJİ İç salgı bezlerinin fonksiyonlarını, normal dışı çalışma sonucu oluşan hastalıklarını ve bunların tedavilerini inceleyen tıp dalıdır. ENDOKRİNOLOG Endokrin sistemin yapı, patolojileri ve tedavisi konusunda uzman kişi. ENSEFALİT Beyin iltihabı. ENSEFALON Beyin. ENVAZYON Yayılma, örneğin kafatasındaki bir tümörün beyin dokusuna envazyonu denince tümörün beyine yayılması kastedilir. EPİTEL Organ ve vücut yüzeylerini örten hücre tabakası. EROZYON Deri veya mukozada görülen, sınırlı bir bölgede epitel kaybı, yüzeysel yaralar. Örneğin; Servikal erozyon, halk arasında rahim ağzında yara olarak bilinir. F Harfi İle Başlayan Tıbbi Terimler FALLOP TÜPLERİ Her biri yaklaşık 10 ar cm. uzunluğunda, uterusun üst köşelerinden yumurtalıklara kadar uzanan iki borudur. Tuba uterina veya uterus tüpleri de denir. FALLOT'S TETRALOGY Kalbin doğumsal bir anomalisine verilen isim. FALKS SEREBRİ Beynin sağ ve sol yarı kürelerini birbirinden ayıran, orağa benzediği için bu isim verilen kalın zar. FAMİLYAL Irsi, kalıtsal, herediter. FARİNKS Yutak. FASİAL SİNİR Yüz siniri, yedinci kafa çifti. FASİAL PARALİZİ Yüz siniri felci, bu sinirin felcinde yüzün yarısı kısmen hareketsiz ve ifadesiz kalır. Santral ve Periferik olmak üzere iki türlü olur. FAT Yağ. FATAL Öldürücü, ölümle sonuçlanan. FEBRİL Ateşli, hummalı. FEKALİT Bağırsakta bir kısım dışkının sertleşmesi sonucu oluşan dışkı taşı. FEÇES Dışkı. FEMUR Uyluk kemiği. FERMENT Bazı organların salgılarında bulunup kimyasal değişikliklere etki eden maddeler. FERMENTASYON Mayalanma. FERRİTİN Demir elementinin vücutta depo edilen şekli. FERTİL Gelişme yeteneği olan, doğurabilen. FERTİLİTE Doğurma yeteneği, verimlilik. FETUS Üçüncü gebelik ayı başından doğuma kadarki devre içinde ana rahmindeki canlıya verilen isim. FETAL Fetusa ait. FİBRİN Kanın pıhtılaşmasına yarayan albumin cinsinden bir madde. FİBRİNEMİ Kanda fibrin bulunması. FİBRİNÜRİ İdrarda fidrin çıkması. FİBROM İyi huylu bağ dokusu uru. FİBRO-SARKOM Bağ dokusunun kötü huylu tümörü. FİBRÖZ Lif dokusu FİBULA Bacaktaki iki kemikten dış kısımda olanıdır. Üstte Tibia ile eklem yapar diz eklemi yapısına girmez, altta ise ayak bileği eklemine iştirak eder. FİLARİA Omurgalı canlıların kanında ve dokularında yaşayan kıl kurdu cinsi parazit. Elefantiazis denilen rahatsızlığa neden olur. FRENİK SİNİR Nervus Frenicus. Göğüs boşluğu ile karın boşluğunu birbirinden ayıran diaframın sinirine verilen addır. G Harfi İle Başlayan Tıbbi Terimler GALAKTEMİ Kanda süt bulunması. GALAKTOSEL Memede, içi süt dolu kist. GALAKTORE Memeden kendiliğinden süt gelmesi. GALAKTOZ Süt şekeri. GALAKTOZÜRİ Gebelerde idrarla galaktoz çıkması. GALAKTÜRİ İdrarın süt görünümünde çıkması. GANGLİON Lenf bezi, bazı ufak urlara verilen isim. GANGREN Dokunun ölmesidir, ancak halk arasında daha çok bir uzvun vücuda bağlıyken ölmesi anlaşılır. GASTRİT Mide iltihabı. GASTRODÜODENİT Mide ve onikiparmak bağırsağının iltihabı. GASTROENTERİT İshalle seyreden mide barsak iltihabı. GASTROENTEROLOJİ Mide, barsak hastalıkları bilgisi. GASTROENTERELOG Mide, barsak hastalıkları mütehassısı. GASTROSKOPİ Hastaya yutturulan bir kamera ile midenin görerek muayene edilmesi. GASTROİNTESTİNAL Mide - barsak. GASTROLİT Mide taşı. GASTROMEGALİ Midenin genişlemesi. GASTRONOMİ İyi yemek yeme bilimi. GASTROPTOZİS Mide düşüklüğü. GİARDİA Tek hücreli organizmalardandır. Esas adı Giardia Lamblialis olup, sindirim sisteminde yerleşir. GİARDİASİS Giardia İntestinalis adlı mikroorgnizmanın sebep olduğu hastalık. GLOKOM NEDİR? Glokom hiçbir belirti vermeyen sinsi bir hastalıktır ve ancak düzenli göz muayenesi esnasında yapılan ölçümler ile tespit edilebilir. Glokom göz içi basıncının yükselmesi ile görme sinirinde oluşan tahribattır. Görme siniri, gözden aldığı bilgiyi görüntü beyindeki görme merkezine götüren bağlantıyı sinirindeki tahribat, zamanında kontrol altına alınmadığı durumlarda, körlüğe kadar varabilen görme azalmasına ve görme kayıplarına yol açar. H Harfi İle Başlayan Tıbbi Terimler HABİTÜEL İtiyadi, alışkanlığa bağlı. HALLÜSİNASYON Gerçekte olmayan şeyleri algılamak. HALLUKS Ayak başparmağı. HALOTAN Anestezik bir madde. HAMARTOM Yeni oluşmuş kan damarlarında meydana gelen tümör. HAMARTROZ Eklem boşluğuna kan dolması. HAŞİŞ Esrar, haşhaş. HEMATOM Organ içerisinde veya aralarında kan birikmesi. HEMORAJİ Kanama. HEMAGLÜTİNASYON Kan yuvarlarının aglütinasyonu. HEMANJİEKTAZİ Kan damarlarının genişlemesi. HEMANJİOM Kan damarlarından doğan urlar. HEMATEMEZ Kan kusma. HEMATOSEL Testis torbalarında kan birikmesi. HEMATOLOG Kan hastalıkları uzmanı. HEMATOMİYELİ Omurilikte kanama. HERPES Uçuk, içi sıvı dolu vezikül. HERPES SİMPLEKS Aynı adı taşıyan virüsün sebep olduğu çeşitli deri ve mukoza bölgelerinde yaygın, küçük, içi sıvı dolu oluşumlar ile belirgin virütik enfeksiyon. HİLER Hilus'a ait. Örneğin, Hiler Lenf Adenopati denildiği zaman Hilus'a komşu lenf bezlerinde büyüme anlaşılır. HİLUS Organlarda büyük damar ve sinirlerin, akciğerlerde solunum yollarının giriş kapısı. HİPOFİZ Beyin tabanında burun arkasının üst kısmına uyan bölgede hormon salgılayan bir bezdir. HİPOSPADİAS Penisin doğumsal bir şekil bozukluğudur. İdrar yolunun son kısmı olan üretra'nın dışa açılan deliğinin normal yerinde değil, penisin alt yüzünde herhangi bir yerde olması halidir. İ Harfi İle Başlayan Tıbbi Terimler İHTİYOZİS Cildin pul pul ve kuru oluşu ile kendini gösteren bir hastalık. İDİOPATİK Oluşumunda bir sebep gösterilemeyen. İKTER Sarılık. İKTUS İnme. darbe. İDİOT Doğuştan aptal. İLEİTİS İnce bağırsak iltihabı. İLEUM İnce bağırsağın son bölümü. İLEUS Bağırsak tıkanması İLLUZYON Dışarıdan gelen görsel uyarıların olduklarından faklı algılanması. İMBESİL Geri zekalı. İMİTASYON Taklit. İMMATÜR Tam gelişmemiş. İMMİNENT Tehdit eden.& İMMİNENT ABORTUS Düşük tehdidi altındaki gebelik. İMMOBİL Hareketsiz. İMMÜN Bağışık,bulaşıcı hastalıktan muaf. İMMÜNİTE Bağışıklık,muafiyet. İMMÜNİZE Bağışık kılmak. İMMÜNOLOJİ Bağışıklığı inceleyen bilim. İMMÜNOLOG Bağışıklık uzmanı. İNFLAMASYON Çeşitli mikrobik ajanlar veya toksinlerine karşı vücudun göstermiş olduğu; hararet artması, kızarıklık ile karakterize iltihabi reaksiyon. İNTERMEDİER Arada oluşan, meydana gelen. İNTERVERTEBRAL Vertebralar arası, omurlar arası. İNTRAEPİTELİAL Epitel hücreleri içerisinde. J Harfi İle Başlayan Tıbbi Terimler JARGON Kelimeleri yerinde kullanamama ile karakterize anlamsız ve anlaşılmaz konuşma. JEJUNUM Oniki parmak bağırsağından sonra gelen ince barsak bölümü. JEJUNİT Jejunum iltihabı. JİGANTİZM Ergenlik çağından önce oluşan hipofiz bezi tümörlerinde büyüme olayının kontrolden çıkması sonucu oluşan dev görünüm. JİNEKOLOJİ Kadın hastalıkları ile ilgili tıp dalı. JİNEKOMASTİ Erkeklerde memenin anormal ölçüde büyümesi. JİNJİVİT Diş etleri iltihabı. JOİNT Eklem. JUVENİL Gençliğe ait. K Harfi İle Başlayan Tıbbi Terimler KAKOZMİ Pis koku. KALYUM Potasyum. KARDİAK Kalbe ait. KARİNA Trakeanın nefes borusu, sağ ve sol akciğerlere girmeden önce ikiye ayrıldığı kısıma verilen ad. KARPAL TUNEL SENDROMU Üst ekstremitedeki kollar en yaygın tuzak nöropatisidir. Tuzak nöropatisi, omurilikten çıkan periferik sinirlerin ekstremitelere giderken yakınındaki anatomik yapılardaki oluşan basılar nedeniyle gelişen bir nevi periferik sinir yaralanmalarıdır. Median sinir N. Medianus , bilek çizgisinin hemen altında "Karpal Tunel" içindeki seyrinde basıya uğrar. Genellikle orta yaşlı insanlarda görülür. Kadınlarda rastlanma oranı erkeklere nazaran 4 katı fazladır. Vakaların yarısında tutulum her iki eldedir. KAŞEKSİ Genel sağlık durumunun bozukluğu ile ilgili ileri derecede zayıflama hali. KATABOLİZMA Maddelerin yüksek terkiplerinin, dokularda yakılarak daha basit terkipte maddeler meydana gelmesi. KELOİD Eski bir kesi veya ameliyat yerinde aşırı nedbe dokusu oluşmasıdır. KERATİN Tırnak ve boynuzun ana maddesi. KERATİNİZASYON Boynuzlaşma. KERATİT Kornea iltihabı. KERATOMA Nasır. KERATOMETRE Kornea kavislerini ölçmekte kullanılan alet. KERATOPLASTİ Matlaşmış korneanın yerine başkasından alınan korneanın konulması ameliyatı. KERATOSKOP Korneayı muayene aleti. KERNİCTERUS Yeni doğanın şiddetli ikterinde beynin bazı çekirdeklerinin bilüribinin etkisiyle toksik zeka geriliği ve spastisite görülebilir. KETONEMİ Kanda keton cisimciklerinin bulunması. KETONÜRİ İdrarla keton çıkarılması. KIZAMIK Salgın yapan virütik bir çocukluk çağı hastalığıdır. KİFOZ Omurganın açıklığı öne bakan kamburluğuna verilen ad. KİST Etrafı membranla zar çevrili içi sıvı dolu oluşumlar. Büyüklükleri muhtelif olup vücudun her tarafında oluşabilir. KİST HİDATİK Bazı organlarda daha çok karaciğer, akciğer , beyin ekinokok adı verilen parazitlerin neden olduğu içi berrak su görünümünde kistler. KİST SEBASE Yağ bezlerinin büyümesi sonucu deri altında oluşan kistler. KLOSTROFOBİ Kapalı yerlerden sebepsiz yere korkma reaksiyonudur. KLEPTOMANİ İhtiyacı olmaksızın patalojik çalma dürtüsüne verilen addır. KOCH BASİLİ Tüberküloz basiline, bulanın adına izafeten verilen ad. KOLESTEROL Hayvansal ve bitkisel yağların içerisinde bulunan, karaciğer tarafından sentez edilen bir maddedir. Kanda normalden fazla bulunması halinde, damar sertliğine neden olur, ve bazen de safra pigmentleri ile birleşerek safra taşlarının oluşumunda rol oynar. KORPUS Gövde. KÜRTAJ Küretajın kelime anlamı kazımaktır. Ama burada adı geçen Kürtaj halk arasında, küçük hamileliklerde rahim içerisindeki ceninin tıbbi müdahale ile alınması kastedilmektedir. Kürtaj ayrıca teşhis amaçlı da yapılabilir. Yani rahim iç duvarından kazınarak örnek alınıp incelenmesi de kürtaj olarak adlandırılır. L Harfi İle Başlayan Tıbbi Terimler LABİL Kararsız, çabuk değişen. LAKTASYON Annenin süt verme devresi. LAKRİMA Göz yaşı. LAKÜN Küçük boşluk, delik. LAGOFTALMİ Göz kapaklarındaki bozukluk nedeniyle gözlerin tam kapanmaması hali. LAP Lenfadenopati'nin kısaltılmış şeklidir. Lenfadenopati, lenf bezlerinde büyüme anlamına gelir. LAPARATOMİ Teşhis amaçlı veya ameliyat için karın boşluğunun açılması. LAPAROSKOPİ Ucunda kamera olan, laparoskop denilen aletle karın boşluğunun endoskopik incelenmesi. LARVA Tırtıl, kurtçuk. LARENKS Gırtlak. LARENJİT Larenks iltihabı. LARENGOSKOP Boğazın muayenesine yarayan aynalı ışıklı alet. LARENGOSKOPİ Gırtlağın içinin larengoskop ile muayenesi. LENFOMA Başlangıcını lenfoid dokudan almış ur. LEZYON Genel anlamda henüz tam olarak niteliği tespit edilmemiş bozukluk. LİGAMENT Vücudun muhtelif eklemlerinde, organlarında bulunan bağlara verilen isimdir. LOMBER BÖLGE Bel bölgesi. LUMBAGO Bel ağrısı. LUMBO-SAKRAL BÖLGE Kuyruk sokumu-bel bölgesi. LUMBOSİYATALJİ Belden bacağın arka kısmına siyatik sinir boyunca yayılan ağrı. M Harfi İle Başlayan Tıbbi Terimler MAKRO Büyük. MAKROSEFALİ Başın beynin normalden büyük olması. MAGNET Mıknatıs. MALABSORBSİYON Emilimin bozuk oluşu. MALADİ Hastalık. MALASİ Keyifsizlik, kırıklık. MALARYA Sıtma. MALE Erkek. MALFORMASYON Kusurlu oluş, sakatlık. MALFONKSİYON Her hangi bir organın yetersiz veya dengesiz görev yapması. MALİN Habis, kötü huylu. MALLEOL Ayak ekleminin her iki tarafındaki kemik çıkıntılarına verilen isim. MALLEUS Orta kulaktaki çekiç kemik. MALNUTRİSYON Sağlık için şart olan, vitamin, mineral, protein ve benzeri maddelerin yetersiz alınmasından doğan hastalıkları tanımlayan bir terimdir. MALPRAKTİS Tıpta yanlış, özensiz tedavi. MASTEKTOMİ Ameliyatla memenin alınması. MAMİLLA Meme başı. MAMOGRAFİ Meme filmi. MANDİBULA Alt çene kemiği. MANİ Aşırı neşe şeklinde beliren psişik hastalık. MANİFEST Aşikar, gizli olmayan. MARFAN SENDROMU Sebebi bilinmeyen herediter genetik bir hastalık. MARİHUANA Esrar. MASTEKTOMİ Memenin her hangi bir rahatsızlık nedeniyle alınmasıdır. Basit mastektomi sadece meme dokusunun çıkartılmasıdır. Radikal mastektomi ise, kanser vakalarında baş vurulan memeyle birlikte, memenin altındaki kasların ve koltuk altındaki lenf bezlerinin de çıkartılmasıdır. MASTİTİS Memenin iltihabıdır, emziren annelerde sütün birikmesi nedeniyle veya meme başındaki çatlak nedeniyle sık rastlanan bir durumdur. MASTOİDEKTOMİ Mastoid hücrelerin iltihaplanması nedeniyle mastoid kemiğin çıkartılması ameliyatıdır. MASTOİDİT Kulak arkasında bulunan mastoid kemikteki,mastoid hücrelerinin iltihabıdır. Genellikle orta kulak iltihaplarını takip eder. MAZOHİST İşkenceden zevk alan, işkence tarzı hareketlerden cinsel haz duyan. MENENJİT Beyin zarlarının Meninkslerin iltihabıdır. MENOPOZ Adetten kesilme. MENSTRUAL Menstruasyonla ile ilgili, adet görme ile ilgili. MENSTRUAL SİKLUS Adet görme dönemleri, iki adet arası. MENTRUASYON Adet görme, ay başı. bayanlarda periodik kanama MENTAL RETERDATION Zeka gelişiminde gerilik. METASTATİK Metastaz yapmış lezyona verilen isim. Başka bir organdan atlamış tümöral oluşum METASTAZ Herhangi bir organdaki kanser hücrelerinin, vücudun başka bir bölümüne atlamasıdır. MİTOZ Hücre bölünmesi. MİTRAL KAPAK Sol atriumu sol ventriküle bağlayan ve tek yönlü akımın oluşmasını sağlayan bir sistemdir. MİYOM Uterus adalesinin iyi huylu tümörüdür. MUKOLİTİK Mukus'u eriten anlamındadır. Yani, akciğerlerde oluşan ve katılığı nedeniyle çıkarılmakta güçlükle karşılaşılan mukus'un balgam kıvamını azaltarak, atılmasını sağlayan ilaçlar. MUKOZA Bazı organların iç yüzlerini kaplayan ve salgı üreten doku tabakası. MYELİN Sağlıklı sinir liflerinin etrafını saran ve mesajların iletilmesini kolaylaştıran bir madde olup yapı olarak % 20 protein geri kalan kısmı da lipidten kolesterol, lesitin teşekkül eder. Beyinin büyük bölümünün myelinizasyonu 2 yaşın sonuna kadar tamamlanır ancak santral sinir sisteminde myelin oluşumu 10 yaşına kadar sürer. MYELİN BOZUKLUKLARI Myelin ya doğuştan anormaldir ya da düzgün biçimde oluşmamıştır. Diğer bir şekil de myelin oluştuğu zaman normaldir ancak patalojik bir olay sonucunda parçalanır. Örn. Multipl skleroz. N Harfi İle Başlayan Tıbbi Terimler NARKOANALİZ Psikanalize yardımcı olmak amacıyla, bir narkotik ilacın kullanılmasıdır. NARKOLEPSİ Önüne geçilemeyecek kadar şiddetli uyuma eğilimi. NARKOZ Ameliyat yapmak için duyu, hareket ve bilincin damar yolu veya solunum yolu ile narkotik madde verilerek uyuşturulmasıdır. NARKOTİK Uyutucu, uyuşturucu. NARSİZM Kendi kendini sevmek anlamına gelişimin normal bir safhasını teşkil eder,ancak hayatın ileri devrelerinde varlığı anormal sayılır. NATAL Doğuşa ait. NAZAL KEMİK Burun kemiği. NAZOFARİNKS Burnun arka kısmı ile yutağın komşuluk yaptığı bölge. NATRİUM Sodyum. NATUREL Normal, tabii. NAUSEA Mide bulantısı. NEBULİZER Sıvıyı püskürterek uygulamaya yarayan alet. NEONATAL Yeni doğana ait. NEOPLAZİ Patalojik anlamda yeni doku oluşumu. NÖROLOJİ Asabiye, sinir hastalıkları. NÖROŞİRÜRJİ Beyin cerrahisi. NODÜL Yuvarlak, çapı 1 cm'den küçük patolojik oluşumlar. O Harfi İle Başlayan Tıbbi Terimler OBDUKSİYON Otopsi. OBEZ Şişman. OBEZİTE Şişmanlık. OBJE Görülebilen veya dokunulabilen herhangi bir şey. OBJEKTİF Duyulup, görülebilen, idrak edilebilen. OBLİTERASYON Vücuttaki boşlukların tıkanması. OBSERVASYON Müşahede. OBSESYON Daimi endişe,fikri sabit, nöroz. OBSTRÜKSİYON Tıkanma, engel. OBSTETRİ Doğum bilgisi. ODİOGRAM Kulağın işitme gücünün kaydıdır, odiometri cihazı ile ölçülür. OEDİPUS KOMPLEKSİ Erkek çocuğun annesine karşı duyduğu bilinçsiz yakınlık nedeniyle babasını kıskanması ve bununla ilgili ruhsal bozukluklar kompleksine verilen isimdir. ODONTOİD Diş şeklinde. OFTALMİK Göze ait. OFTALMOPLEJİ Göze ait sinirlerin felci sonucu göz kapağının düşmesi ve gözün hareket edememesi ile birlikte oluşan tablo. OFTALMOLOJİ Göz ve göz hastalıkları ile uğraşan bilim dalı. OFTALMOSKOP Göz içi muayenesinde kullanılan bir alet. OFTALMOSKOPİ Oftalmoskop ile gözün içinin muayene edilmesi. OFTALMOLOJİST Göz hastalıkları uzmanı, göz mütehassısı. OFTALMOTONOMETRİ Göz içi basıncın ölçülmesi. OKKULT Gizli, kapalı. OKLUDE Kapalı, tıkalı. OKSİPUT Başın arka kısmı. OKULOMOTORYUS Gözü hareket ettiren sinirlerden birisidir. çifti Nervus Oculomotorius OKÜLER Göze ait. OLEKRANON Dirsekteki çıkıntı. OLFAKTORYUS Koku siniri.Nervus Olfactorius OLİGÜRİ İdrarın normalden az çıkartılması. OLİGO Geri,küçük. OLİGODENDROGLİOMA Sinir sistemi destek dokusuna ait, özellikle beyincikte görülen kötü huylu tümör. OLİGOSPERMİ Menide spermatozoidlerin normalden az oluşu. OMENTUM Karın içerisinde, bağırsakları örten oluşum. ONANİZM Genital organlar ile oynayarak kendi kendine tatmin. ONKOLOJİ Tümöral oluşumlarla ilgili bilim dalı. OPAK Donuk, şeffaf olmayan. OPERABL Ameliyat edilebilir, ameliyat edilmekle halen bir şansı olan. aksi; inoperabl OPERASYON Cerrahi müdahale, ameliyat. OPİAT Afyonlu ilaç, uyuşturucu. OPİSTOTONUS Bazı hastalıklarda vücudun ekstansör gerici kaslarının gerilmesi sonucu gövdenin yay biçimi alarak kasılmış hali. Örn. Tetanozda ORTOPNE İstirahatte, yatar durumda dispne nefes darlığı hissedilmesi oturunca veya ayağa kalkınca kaybolmasına ortopne denir. OSTEOGENESİS Kemik oluşumu, kemiklerin gelişimi. OSTEOGENESİS İMPERFEKTA Kemiklerin kolayca kırılacak şekilde gevrek oluşu ile karakterize kalıtsal nitelik gösteren hastalık. OSTEOJENİK Kemik yapıcı. OSTEOİD Kemik gibi, kemiğimsi. OSTEOLİZ Kemiğin çürümesi, nekrozu, erimesi. OSTEOMALASİ Kemiklerin yumuşaması ile karakterize bir hastalık. OSTEOMİYELİT Kemik iltihabı. OSTEOFİT Kemiklerde patalojik olarak oluşan çıkıntı şeklindeki oluşumlar. OSTEOPLASTİ Kusurlu kemiği düzeltme veya sağlam kemikle değiştirme ameliyatı. OTOTRANSFÜZYON Transfüzyon için hastanın kendi kanının kullanılması yöntemidir. Özellikle son yıllarda önem kazanmıştır. AIDS tehlikesine karşı Kanın güvenle 35 gün kadar saklanabilmesi bu uygulamaya temel olmuştur. Sağlıklı kişiden ameliyat öncesinde aralıklı olarak 2-4, hatta 5-6 ünite kan alınıp bankada saklanabilir. Bu işlem süresince hastaya ağızdan demir preparatları verilmelidir. Hastadan daha önceden alınan kan ameliyat esnasında güvenle kullanılır. OVOBLAST Yumurtanın geliştiği hücre, yumurta hücresi. OVOSİT Olgunlaşma devresinden önceki dişi cinsiyet hücresi. OVÜLASYON Kadınlarda yumurtalıklarda ovumun Yumurtanın atılmasıdır. Ovülasyon genellikle adet dönemlerinin ortasına rastlayan 11-14. günler arasında olur. Ö Harfi İle Başlayan Tıbbi Terimler ÖDEM Vücutta anormal miktarda su toplanmasıdır. Kalp, damar ve böbrek hastalıklarının bir belirtisi olabildiği gibi bazı allerjik durumlarda ve beyin travmalarında ciddi sonuçlar doğurabilir. ÖSTAKİ BORUSU Orta kulakla nazofarenksi birleştiren, atmosfer basıncı ile orta kulak içi basıncı dengeleyen yola verilen isimdir. ÖSTROJEN Yumurtalıklardan salgılanan ve insanlarda sekonder cinsel karakterlerin gelişmesini sağlayan hormondur. ÖTENAZİ Kısaca ölüm hakkı da mümkün olmayan kronik hastalıklarda, hayattan umudunu kesmiş hastanın ağrısız bir metotla ölümüne izin değildir. ÖZEFAGUS Yemek borusuna verilen isimdir, yutak ile mideyi birleştirir. P Harfi İle Başlayan Tıbbi Terimler PAKİMENENJİT Beynin en dış zarının dura mater iltihabıdır. PANDEMİ Salgın bir hastalığın kıta düzeyinde çok geniş bir alana yayılmasına verilen isimdir. PALİLALİ Psikolojik bir bozukluk olup, aynı cümle veya kelimenin bir çok defa tekrarlanmasıdır. PALYATİF Hafifletici. PALPASYON Elle dokunularak yapılan muayene. PALPİTASYON Kalp çarpıntısı. PALSY Felç, inme. PAN Bütün. PANARİS Tırnak yatağı iltihabı, dolama. PANARTERİT Bütün arterleri kapsayan iltihabi durum. PANKARDİT Kalbin bütün zarlarının iltihabı. PANKREAS Karın boşluğunun üst tarafında ve bel omurlarının ön kısmında yerleşik bir sindirm fonksiyonuna yardımcı olur ve kan şekerini düzenler. PANKREATİT Pankreas iltihabıdır. PANOFTALMİ Gözün bütün tabakalarının iltihabı. PANSİNÜZİT Bütün yüz sinüslerinin iltihabı. PAPİLLOM Meme başı gibi çıkıntılar yapan iyi huylu tümörler. PAPİLLOKARSİNOM Kötü huylu papillom. PAPAVERİN Opiumdan elde edilen, düz kasların spazmını çözücü etkiye sahip bir alkaloid. PAPİLLİT Görme sinirinin retinaya girdiği yerinoptik papillaödemli iltihabı. PAPÜL Ciltteki, sınırları belirgin, kabarık, 1 cm'den küçük çaplı lezyonlardır. PARA Yanında, yan. Örn. Para-aortik aortun yanında PARAKARDİAK Kalbin yanında, kalbe komşu. PARALİTİK Felç olan, felçli kişi. PARALİZİ Felç. PARAMEDİAN Orta hattın yanında, orta hatta yakın. PARAMEDİKAL Bir dereceye kadar tıpla ilgili, hekimliği kısmen ilgilendiren. PARANAZAL Burun boşluğunun yanında, buruna komşu. PARANKİM Bir organ yada bezin görev gören dokusudur. Örneğin, karaciğer parankimi denildiği zaman, karaciğerin bütünü anlaşılır. PARAOZEFAGEAL Özefagusun yemek borusu yanında yer alan. PARAPLEJİ Belden aşağı her, iki bacağın tutmaması, felç hali. PARAPAREZİ Belden aşağı her iki bacağın kısmi felci, örn. hareket olup, yardımsız yürüyecek kadar güç olmaması. PARATİROİD Tiroid bezi arkasında bulunan dört adet küçük beze verilen isim. PARATİROİDEKTOMİ Paratiroidlerin ameliyatla çıkartılması. PARATRAKEAL Nefes borusunun yanında yer alan. PARAVERTEBRAL Omurganın Vertebral Kolon yanında yer alan. PARAZİTEMİ Kanda parazit bulunması. PARAZİT Asalak. PARASENTEZ İçinde su veya cerahat toplanmış bir vücut boşluğundaki sıvıyı çıkarmak için yapılan delme ameliyatı. PARENKİM Organın kendine özel doku yapısı. PARENTERAL İlaç veya serumların ağız yolu ile değil damar yolu, adale içi gibi yollarla verilmesi. PARESTEZİ Uyuşma, karıncalanma veya yanma hissi gibi duyusal bozukluklar. PARİETAL KEMİK Kafatasının her iki yan tarafındaki kemiklere verilen isim. PAROKSİSMAL Ani ve geçici krizler halinde gelen. PARSİYEL Bütününü kapsamayan, tam olmayan, kısmi. PARTİKÜL Parçacık, zerre. PARTUS Doğum. PAROTİS BEZİ Kulak altı tükürük bezi. PAROTİTİS Kabakulak. PATELLA Diz kapağı kemiği. PATOJEN Hastalık yapan madde veya mikroorganizmalar. PATOGENEZ Hastalığın esas ve gelişimi. PATOGNOMONİK Bir hastalık için çok özel belirti, bu varsa mutlaka o hastalık akla gelmelidir gibi. PATOLOJİK Normal olmayan, hastalıklı. PATOLOG Hastalık nedeni ile dokularda meydana gelen değişimleri inceleyen bilimle uğraşan kişi. PEDİATRİ Çocuk hastalıkları ile uğraşan tıp dalı. PEDİATRİST Çocuk hastalıkları uzmanı. PELVİS Leğen kemiği. PENİS Erkek cinsel organı. PERİTON Karın içi organları çepeçevre saran, karın boşluğunun iç yüzünü örten zardır. PERİTONİT Peritonun iltihabıdır. PERORAL Ağız yolu ile. PETEŞİ Ciltte nokta biçiminde kanamalar. Damar dışına kan çıkması PHENOTYPE Kişinin kalıtsal yapısının dışa akseden görünümü, aynı tür fertlerini belirleyen, gözle görülebilen özelliklerin tümü. PITRIASIS Daha çok gövdede ve uzuvların gövdeye yakın yerlerinde yerleşen, bazen kepeklenme gösteren bir cilt hastalığıdır. Çeşitli türleri vardır, bunlardan PITRIASIS VERSICOLOR'da deniz mevsimlerinde hasta olan bölge güneş ışını almadığı için daha belirgin hale gelir. PLAK Plak, dermatologlar için açık bir anlamı olan ancak başkaları tarafından genellikle anlaşılmayan bir terimdir. Yüksekliğine oranla kapladığı alan geniştir ve keskin bir kenarı vardır. Plaklar en sık sedef hastalığında psöriasis görülür. PLEVRA Akciğerleri ve göğüs kafesinin iç yüzünü örten zar. PLEVRAL Plevraya ait. PLÖREZİ Plevra iltihabı. Akciğerin üzerini örten plevra ile göğüs duvarını örten iki plevra yaprağı arasında sıvı birikmesi. PLÖRİT Plevranın, sıvı birikmeksizin kuru iltihabı. POLİKİSTİK Bazı organlarda çok sayıda içi sıvı ile dolu oluşumlara verilen addır. Polikistik böbrek, polikistik meme gibi. POLİP Organların ve vücut boşluklarının iç yüzünü kapsayan mukoza adı verilen tabakadan menşeini almış, saplı iyi huylu küçük ur. POSTERİOR LONGİTİDUNAL LİGAMENT Omurgaların, omurilik kanalına bakan yüzünü saran bağ dokusuna verilen ad. Bu bağ dokusunun omurgaların ön yüzünde olanına da anterior longitidunal ligament adı verilir. POSTERO-LATERAL Arka - yan. PROSTAT Erkeklerde mesanenin altında ve idrar yolunun başlangıcında bulunan genital sisteme ait bir bez. PROSTATİT Prostat iltihabı. PSORIASIS Halk arasında sedef hastalığı olarak bilinir. Sık rastlanan, özellikle diz ve dirseklerde ve vücudun diğer bölgelerinde rastlanan simetrik, kırmızı, kabuklanma ve pullanma gösteren bir cilt hastalığıdır. Sebebi bilinmemektedir. PULMONER Akciğer veya akciğerlerle ilgili. PULMONER ARTER Akciğerin büyük besleyici arteri. PÜSTÜL Ciltte, içerisinde cerahat bulunan kabarık lezyonlardır. R Harfi İle Başlayan Tıbbi Terimler RABİES Kuduz. RADİUS Ön kolun dış tarafında baş parmak tarafında bulunan kemiktir. RADİKAL Sebebe yönelik, köklü. RADİKÜL İnce dal, küçük kök. RADİKÜLİT Omurilikten çıkan sinirlerin spinal sinir kök iltihabıdır. RADİKÜLOPATİ Spinal sinir köklerini tutan herhangi bir hastalık. RADYOAKTİF Radyasyon yayan özelliğe sahip. RADYODERMATİT Işına maruz kalmış ciltte meydana gelen dermatit. RADYOLOJİ Genel anlamda X ışınları, ses dalgaları veya diğer yöntemleri kullanarak teşhis hizmetleri veren tıp dalıdır. RADYOTERAPİ Işınlama kullanılarak yapılan tedavi yöntemi. RAHİM Uterus, döl yatağı. RAŞİTİZM D vitamini eksikliğinin neden olduğu, çocuklarda görülen bir teşekkülünün tam olmaması nedeniyle tedavisi geciktirilmiş, ihmal edilmiş vakalarda uzun kemiklerde deformiteler teşekkül eder. REFRAKSİYON Kırılma. REFRAKTOMETRE Görme bozukluklarını ölçen cihaz. REJENERASYON Harap olmuş bir dokunun kendini yenilemesi, tamiri. REJİONAL Bir bölgeye ait. REGRESYON Bir hastalık belirtisinin gerilemesi, şiddetinin azalması. REGURJİTASYON Yenilen yiyecek ve içeceklerin, kusma olmaksızın ağız içerisine geri gelmesi. REHABİLİTASYON Fiziki hareket kusurlarını düzeltme, yeniden kazandırma. RELAKSİN Gebelik esnasında meydana gelen ve doğum işlevinde gevşetici rol oynayan hormon. REMİSYON Hastalık belirtilerinin sönmesi. RENAL Böbrekle ilgili. RENAL ARTER Böbrek arteri. REPRODUKTİF Çoğalabilen. RESPİRASYON Solunum, nefes almak. RESPİRATUVAR SİSTEM Solunum sistemi. RETANSİYON Birikme, toplanıp kalma. Örn. İdrar retansiyonu;idrar tutulması, idrar yapamama. RETİKÜLER Ağ gibi, ağ biçiminde. RETİNA Gözün en iç tabakası, ağ tabaka. RETİNİT Retina iltihabı. RETROBULBER Göz küresinin arka kısmı. RETROBULBER NÖRİT Görme sinirinin, gözün arka kısmındaki bölümünün ani görme kaybı ile karakterize iltihabi durumu. RETROGRESSİV Gerileyen. RETROPERİTONEAL Periton zarının arkasında. RETROVERSİ Bir organın normal konumda değil arkaya doğru eğik durumda olması. REVASKÜLARİZASYON Yeniden damarlanma. REYNAUD Sebebi bilinmeyen, daha çok orta yaşlı kadınlarda rastlanan bir rahatsızlık olup, özellikle soğuğa maruz kalınca parmaklarda morarma ve hissizleşme ile karakterize bir damar rahatsızlığıdır. REZEKSİYON Bir organ veya vücut kısmının bir bölümünün veya tamamının çıkartılması. REZİDÜ Artık, bakiye. REZİDÜEL Kalan, artan. Örn. Rezidüel İdrar; İdrar yapıldıktan sonra çıkartılamayarak geride kalan idrar. REZİSTAN Mukavim, dirençli. REZİSTANS Direnç, mukavemet. REZORBSİYON Emilme. S Harfi İle Başlayan Tıbbi Terimler SAFRA Karaciğer tarafından salgılanan, yeşilimsi kahverengi bir kısmen yağ sindirimine yarayan bir salgı, kısmen de eskimiş alyuvarların tahrip olmaları sonucu oluşmuş bir atılma ürünüdür. SAFRA KESESİ Karaciğerden salgılanan safranın toplandığı, karaciğerin alt kısmında bulunan torba şeklinde bir görevi, safrayı depolayıp, yoğunlaştırmak, ve gerekli aralıklarla oniki parmak bağırsağına safra salgılamaktır. SAK Kese, torba. SAKKÜLER Keseye benzer, torba gibi. SAKRUM Kuyruk sokumu. SAKRALİZASYON Beşinci bel omuru ile kuyruk sokumu kemiğinin birleşik olmasına verilen bir farklılıktır. SAKROİLİAK EKLEM Sakrumla kalça kemiğinin, sağda ve solda yapmış olduğu eklem. SADİZM Başkalarına acı vermekten cinsel haz duyma. SADİST Başkasına işkence etmekten zevk alan kişi. SAGİTTAL Vücudu sol, sağ şeklinde ortadan ayıran düzlem. SAKRO-İLİAK EKLEM Kuyruk sokumu kemiği ile leğen kemiğinin yapmış olduğu eklem Sağ ve solda olmak üzere her iki tarafta da vardır. SAKRUM Kuyruk sokumu kemiği. SALİSİLİK ASİT Ateş düşürücü etkisi olan ve aspirin yapımında kullanılan bir madde. SALMONELLA Bir bakteri türü. SALPİNKS Tuba uterina, rahimle yumurtalıklar arasındaki geçişi sağlayan, sağlı sollu iki tarafta bulunan tıkalı olması kısırlığa neden olur. SALPENJİT Tuba uterinaların iltihabı. SEDASYON Hastanın sakinleştirilmesi. SİMPLEKS Tek maddeden oluşmuş, basit, sade. SİNÜZİT Sinüs adı verilen yüzdeki kemik boşlukların iç yüzünü kaplayan mukoza iltihabına ve boşlukta cerahat toplanmasına sinüzit adı verilir. SİRENGOMYELİ Spinal kordun omurilik kistik kavitasyonu. Doğumsal anomaliler, tümör veya travma menşeli olabilir. Basit şekli, Hidromiyeli olarak da isimlendirilir; santral spinal kanalın genişlemesidir. Nonkominikan Sirengomyeli; de ise kist omurilik dokusundan çıkar ve santral kanalla birleşmez. SİROZ Bir organda sertleşme ve nedbeleşme ile karakterize fibröz doku oluşumuna verilen isimdir. Ancak bu terim hemen her zaman karaciğerin görevini yapamamasıyla ilgili, kronik karaciğer iltihabı için kullanılır. SİTOLOJİ Hücre bilimi. SKOLYOZ SKOLİOSİS Omurganın sağ veya sola doğru eğrilikleri ile karakterize şekil bozukluğu. SPİNAL STENOZ Dar kanal Spinal kanal ön-arka uzunluğunun, normal ölçünün altına inecek şekilde dar olması. BT incelemeleri için lomber bölgede mm. nin altında olması dar kanal olarak değerlendirilir. SPONDİLOZİS Omurların vertebra , spesifik olmayan dejeneratif süreci; omurlarda yaşın ilerlemesiyle veya travmalar sonucu kemik yapıda dikensi çıkıntılar eklem aralıklarında daralmalar gibi değişimlerin oluşması. Halk arasında kireçlenme olarak da adlandırılmaktadır. SPONDİLOLİSTEZİS Bir omurun Korpus vertebra diğerinin üstünde öne doğru kayması. Genellikle S1 1. sakral vertebra üstünde L5 lomber 5. vertebra , daha seyrek olarak da L5 üstünde L4. STERNUM İman kemiği. SUBKARİNAL Karinanın altında. Karina Trakea'nın ikiye ayrıldığı yere verilen isim SUBPLEVRAL Akciğer zarının altında. SÜT BEZESİ Meme dokusu içerisindeki süt üreten bezler. T Harfi İle Başlayan Tıbbi Terimler TABES DORSALİS Sifilizin ilerlemiş döneminde sinir sistemi tutulumuna bağlı olarak dengesizlik, yürüme güçlüğü görme bozuklukları ile seyreden tabloya verilen isimdir. TALAMUS Orta beyindeki bir çekirdek grubuna verilen addır. TALASEMİ Kalıtsal bir kan hastalığıdır. Akdeniz kıyılarında yaşayanlarda daha sık görülür. TAKİPNE Çok hızlı solunum. TARTAR Diş taşı. TELENJEKTAZİ Deride veya mukozalarda kırmızı lekeler şeklinde görülen kılcal, arteriol ve venüllerin genişlemesinden oluşan lezyonlar. TELEKARDİOFON Kalp seslerini hastadan uzakta dinleten alet. TELEPATİ Beş duyu işe karışmaksızın düşüncelerin, bu duyuların üstünde bir yolla aktarılması. TEMPORAL BÖLGE Şakak bölgesi. TENDİNİT Tendon iltihabı. TENDON Kasların kemiklere yapışmasını sağlayan yapılar. TENESMUS Rektum veya mesanenin iltihaplı durumlarında görülen, ağrılı işeme veya defekasyon duygusu. TENYA Bağısak paraziti, şerit, yassı solucan. TESTOSTERON Erkek seks hormonuna verilen addır. TREMOR İrade dışı titremelere verilen addır. Örneğin, Hipertiroidi Tiroid bezinin fazla çalışması adı verilen rahatsızlıkta ellerde görülen ince amplitüdlü titremelere tremor adı verildiği gibi, Parkinson da görülen kaba ve büyük amplitüdlü titremelere de tremor denir. TRİKÜSPİT KAPAK Sağ atrium ile sağ ventrikül arasındaki sistem, triküspit kapak sistemidir. Kanın sağ atriumdan, sağ ventriküle geçmesini sağlayan delik " sağ ostium atrioventrikülare " yaklaşık 3 parmak sığabilecek kadar genişlikte olup burada sağ atrioventriküler kapak bulunur. Kapak 3 parçadan yapılmıştır ve her bir parça üçgen şeklindedir. Bu nedenle kapağa triküspit kapak adı verilmiştir. TROMBOZ Kan damarlarının pıhtı veya ateron kolesterol plakları oluşarak tıkanmasıdır. U Harfi İle Başlayan Tıbbi Terimler ULCUS Ülser ULNA Önkolun iki kemiğinden içte serçe parmağı tarafındabulunanıdır. ULTRASOUND İnsan kulağının duyamayacağı kadar yüksek frekanslı ses ULTRASONOGRAFİ Ultra-ses kullanılarak elde edilen çok hastalığın ön teşhisinde kullanılan, ancak daha çok karın organları gibi ses dalgalarının kolayca geçebileceği konumdaki organların tetkikinde etkili bir inceleme söz konusu değildir. ULTRAVİOLE Dalga boyu 2000-4000 arası olan mor ötesi ışınlar. UTERUS Rahim, döl yatağı. UTERUS BİCORNİS Uterusun iki boynuzlu olması anlamında bir üst kısmının çökük olması nedeniyle her iki uç kısımlarının belirgin hal alması sonucu ortaya çıkan görünümdür. UVULA Küçük dil. Ü Harfi İle Başlayan Tıbbi Terimler ÜLSER Geniş anlamıyla deri ya da mukoza altı dokuları meydanda bırakan kronik yaralardır. ÜLSERATİF KOLİT Kalın bağırsakla rektumun, kronik iltihabı ve ülserasyonudur. ÜREMİ Kandaki üre oranının normalin üzerinde olması halidir. ÜRETER Böbreklerle idrar torbasını birleştiren, idrarın torbaya ulaşımını sağlayan iki tarafta birbirinden bağlantısız olarak bulunur. ÜRETRA İdrarın dışarıya atılmasını sağlayan ve idrar torbasından sonraki idrar yoluna verilen isim. ÜRETRİT Üretranın iltihabıdır. ÜROLOJİ Kadın ve erkeklerdeki idrar yolları ve üreme sistemleri ile ilgili hastalıkları inceleyen bilim ÜRTİKER Hassasiyet sonucu ortaya çıkan deri döküntüleri ve kaşıntı ile belirgin bir durumdur. ÜRİN İdrar. ÜROGENİTAL Genital ve idrar yolları sistemi ile ilgili. ÜROGRAFİ Damardan kontrast madde verilerek böbrekler,idrar torbası ve idrar yollarının belirli zaman aralıkları ile filmlerinin sistem hakkında teşhis amaçlı yapılan işlemdir. V Harfi İle Başlayan Tıbbi Terimler VAGOTOMİ Vagus sinirinin etkisini ortadan kaldırmak amacıyla dallarından birisinin kesilmesidir. VAGUS Nervus Vagus onuncu kafa siniridir, kafatasından çıktıktan sonra mide , barsak sisteminin bir kısmına, kalp ve akcigerlere dallar sistemlerin fonksiyonlarında önemli rol oynayan bir sinirdir. VAJEN Kadın cinsel organı. VAJİNİT Vajina iltihabı. VAKSIN Aşı. VARİS Kirli kan taşıyan damarların, fonksiyonel bozuklukları sonucu ya da kan akımının önündeki bir engel nedeniyle genişleyerek kıvrımlı bir hal olduğu gibi derin venlerde de varis gelişebilir. VARİKOSEL Erkeklerde spermatik kordon venlerinin genişlemesi sonucu torbalar içersinde varis oluşumu. VASKÜLİT Damar iltihabı. VAZODİLATASYON Damar genişlemesi. VAZODİLATATÖR Damar genişletici etkiye sahip ilaç, madde. VAZOKONSTRÜKSİYON Damarları büzülmesi, kasılması. VAZOKONSTRÜKTÖR Damarları büzen etkiye sahip ilaç, madde. VAZOSPAZM Damar kasılması, büzülmesi. VEJETERYAN Bitkisel gıdalarla beslenen, etyemez. VEN Kirli kanı kalbe taşıyan damarlar. VERTEBRA Omur. VERTİGO Genel anlamda baş dönmesi, hareket duygusu demektir. Ancak tansiyon düşmesi ile ilgili baş dönmeleri bu kapsamda değildir. Vertigodan kastedilen labirentit, iç kulak iltihabı, Meniere hastalığı gibi durumlarda olan baş dönmesi hissi Vertigo diye adlandırılır. VİTİLİGO Bir cilt hastalığı olup, vücudun çeşitli bölgelerinde, yer yer renk pigment kaybı ile karakterize, normal bölgelerden keskin sınırlarla ayrılan beyaz lekeler. Y Harfi İle Başlayan Tıbbi Terimler YABANCI CİSİMLER Vücudun belirli bir yerinde, normalde bulunmayan her hangi bir madde yabancı cisimdir. Bunlara özellikle çocuklarda, barsaklar, kulak ve burunda rastlanır. Yutulan yabancı cisimler, yemek borusunda takılabilir, ya da tehlikeli nedenle bazen ameliyatla çıkartılmaları gerekebilir. YAĞ EMBOLİSİ Büyük kemik kırıklarında görülebilen bir komplikasyondur. Kemik iliğindeki yağın bir kısmı açığa çıkar ve yağ damlaları kan dolaşımına karışıp damar tıkanmasına neden olur. YAĞLI DEJENERASYON En çok kalp, karaciğer ve böbreklerde görülür. Bu organlarda, hücreler normal çalışma yeteneklerini kaybederler ve içlerinde yağ tanecikleri birikir. YALANCI GEBELİK Tüm gebelik belirtilerinin olmasına rağmen, uterus boştur. Bu duruma yalancı gebelik denir. Daha çok psikolojik menşelidir. Z Harfi İle Başlayan Tıbbi Terimler ZAR Anatomide makroskopik ya da mikroskopik boyutlu, az ya da çok farklılaşmış ya da karmaşık yapıda, geniş ve yassı katman biçimli oluşumların genel adıdır. ZATÜRREE PNÖMONİ Akciğer dokusunun iltihabı. Çeşitli etkenlere bağlı olarak gelişmekle birlikte, genellikle birincil ya da ikincil mikrobik etkenlerin yol açtığı akut ya da sub-akut hastalık tablolarını belirten bir terimdir. ZAYIFLIK Kişinin vücut ağırlığının yaşına, cinsiyetine ve boyuna göre hesaplanmış normal değerlerden daha düşük olması. ZEHİR Hücrelere ve yaşayan dokulara kimyasal ya da biyokimyasal nitelikte zararlar veren her türlü madde. Zehrin en tipik özelliği bu zararlı etkisini en küçük dozlarda bile göstermesidir. ZEHİRLENME Bir zehrin vücutta emilmesiyle ortaya çıkan belirtileri anlatan genel terim. Görece küçük miktarlarda kimyasal ya da biyokimyasal etki gösteren zehir, süresi ve ağırlığı değişebilen bir hastalık haline ya da ölüme yol açar. ZEKA Yeni sorunları karşılayarak uygun çözümler bulmak amacıyla, zihnin tüm öğelerini amaca uygun kullanabilme yeteneği ya da gücü. ZEKA GERİLİĞİ Zihinsel gelişmenin yavaşlığı. Doğuştan gelen ya da bebeklik çağında ortaya çıkan zihinsel yetersizliğe bağlı olarak ruhsal gelişimi duraklayan kişilerde görülür. ZEKA YAŞI Psikolojide, zeka testleriyle saptanan ve takvim yaşından farklı olarak belirli bir yaş grubuna özgü becerilerle zihinsel yetkinliği ifade eden ölçü. ZİGOMA Gözlerin alt ve yan kısımlarında, elmacık kemiklerine karşılık düşen yüz bölgesi. ZİGOT Döllenme sırasında spermatozoitin yumurtayla birleşmesi sonucu oluşan hücre. ZONA Etkeni su çiçeğine de yol açan virüs hastalığı. Herpesvirüs. 1 İdrar yolları hastalıklarının tıbbi ve cerrahi tedavisi ile uğraşan hekimlik dalı Üroloji uzmanının ilgi alanına özellikle insanın üremboşaltım sistemi hastalıkları oluşturur. İDRAR TORBASI HASTALIKLARI İnsanın boşaltım aygıtında böbrekler kanı süzer, temizler ve bütün artık maddelerden arındırır. Bunlar sidik üreten organlardır, böbreklerden süzülen sidik böbrek çanakları, böbrek havuzcuğu, sidik boruları sidik torbası ve sidik yolundan oluşan boşaltıcı kanallar sistemiyle dışarıya atılır. Erkek üreme aygıtı, erbezi keseleri yada torbaları içindeki erbezlerinden sperm yollarından prostattan oluşur. Bu organların hastalıkları arasında iyicil yada kötücül urlar iltihaplar böbrek idrar yolu, idrar torbası iltihabı gibi Böbrek boşluklarının genişlemesi ve enfeksiyonu hidronefroz, piyelonefrit sidik yollarının daralması, verem, böbrek taşları, böbrek çevresi iltihabı prrostat ve erbezi hastalıkları sayılabilir. Boşaltım aygıtı hastalıkları başlangıçta çok az değişkenlik gösteren belirtiler verirler. Bu belirtiler çok şiddetli olmasalar ve genel durumu bozmasalar bile hasta hekime başvurmalıdır. Bu belirtiler arasında Bel ağrıları idarar çıkarmakta bozukluk böbreklerde sancı fakat bu sancılar böbrek taşı durumlarında çok şiddetli ağrılar görülebilir. Böbrek taşı ağrısı çoğunlukla tek yanlıdıR, kasığa doğru yayılır tala yada kumla karışık kanlı sidik atımı mevcuttur. Sidik çıkarma bozuklukları çok çeşitlidir bunlar arasında ağrılı işeme dizürü sidik tutulması , sidik çıkaramama anüri sidik kaçırma, sidik miktarı artışı poliüri sürekli olarak geceleri yada gündüzleri sidik çıkarma sayısının artması pollakiüri sayılabilir.

idrar yolları ve üreme sistemine bakan tıp dalı